*1 **Bakış noktanızı iyi seçin. Bunun için fotoğrafını çekeceğiniz konuyu nasıl göstermek istediğinizi düşünün. Sabit bir konunuz varsa (bina, çeşme vs) etrafında biraz dolaştıktan sonra en iyi açısını bulmaya çalışın. Perspektif hatalarını hesaba katmayı unutmayın!Farklı bakış açıları geliştirmeye çalışın. Ortalama uzunluktaki bir insanın göz hizası yerine, çok daha yukarıdan ya da aşağıdan da çekimler yapmayı deneyebilirsiniz.

2* Herhangi bir konunun fotoğrafını çekerken, kompozisyonu yatay ya da dikey oluşturmanız konusunda önceki bilgi ve deneyimleriniz size yol gösterecektir. Bazı konular yatay çekildiğinde bazıları ise dikey çekildiğinde doğru ve güzel fotoğraf verirler. Bunun için ilk başta konunuzu kadrajladığınızda, büyük boşluklar kalıp kalmadığına ve konunuzun kesilen yerlerine bakabilirsiniz.

3* Çekilecek konuya göre doğru objektif seçimi çok önemlidir. Bazı konular yakından, bazıları ise uzaktan fotoğraflanmalıdır. Bir futbol karşılaşmasında ya da vahşi hayvan fotoğrafları çekerken mutlaka belli bir uzaklıktan fotoğraf çekmemiz gerekir. Bunun için tele objektiflere ihtiyacımız olur. Doğru objektif seçimi için, objektif çeşitlerini ve nerelerde işimize yarayıp yaramayacaklarını iyi analiz etmeliyiz.

4* Özellikle insan fotoğrafları ve portre çekiyorsanız, arka planlarının sade olmasına dikkat edin. Karışık bir arka plan, konumuzla karışacak ve belirginlikten uzak, seçici olmayan sıradan bir fotoğraf karesi olacaktır.

5* Yakından tanıdığınız ya da ilk defa karşılaştığınız birinin fotoğrafını çekerken konunuzu rahatlatmaya çalışın. Kendinizden emin olun ve karşınızdaki kişiyle bir şekilde iletişim kurmaya çalışın. Fotoğraf çekerken kurulan iletişim sadece konuşarak değil, göz temasıyla ya da beden diliyle de yapılabilir.

*6 **Yakından çektiğiniz portre fotoğraflarda göze netlik yapın. Gözlerin net çıkması diğer alanlardan çok daha önemlidir.

7* Fotoğraf konunuza göre deklanşöre basma anınız değişebilir. Bir manzara ya da hatıra fotoğrafında başka, hız ve hareket olan fotoğraf konularında ise çok daha dikkatli deklanşöre basmak gerekir. Kısaca “kritik an” dediğimiz konu, zamanlama ile ilgilidir. Konunuzu veya olayı iyi takip ederek en can alıcı noktasında deklanşöre basılmalıdır.

8* Bir daha tekrarlanamayacak önemli bir konu çekiliyorsa mutlaka deneme çekimi yapın ve normal zamanlardan daha fazla sayıda fotoğraf çekin.

9* Güneşin tam tepede olduğu saatlerde (daha çok 12.00 ile 14.00 arası) mümkünse fotoğraf çekmemeye çalışın. Özellikle insan fotoğrafları üzerinde hoş olmayan sert gölgeler belirginleşebilir.

10* Fotoğraf çekmek için geniş vaktiniz varsa, yanınızda bir tripod taşıyarak fotoğraflarınızı tripod ile çekin. Böylece kadrajlarınızı daha kontrollü yapma ve yüksek diyafram değerleri kullanma imkanınız olur.

*11 **Seyahatlerinizde çantanızda mutlaka mini bir tripod bulundurun. Nerede gerekeceği hiç belli olmaz!

12* Tripodunuz olmadan elde fotoğraf çekerken, enstantane değerlerinizi mutlaka kontrol edin. Enstantane değeriniz en azından kullandığınız objektifin odak uzunluğuna yakın olmalıdır. Örneğin, 50mm için 1/60sn, 200mm için 1/250sn, 300mm için 1/500sn gibi…

13* Özellikle portre çekimlerinde ışık konunuzun arkasından geliyorsa konunuz ters ışıkta kalacak ve yüzü nerededeyse tamamen karanlık çıkacaktır. Eğer portrenizin yüzünü karanlık değil de daha aydınlık şekilde göstermek isterseniz en basit yöntem olarak dolgu flaşı kullanabilirsiniz. Böylece portrenizin yüzü de arka plan ile dengeli şekilde aydınlanacaktır.

*14 **Fotoğraf çekimlerinizde bir tripod kullansanız bile deklanşöre basma anınızda bir titreşim meydana gelebilir. Bunu önlemek için kablo deklanşör, uzaktan kumanda ya da hemen hemen tüm fotoğraf makinelerinde olan “self timer” modunu kullanabilirsiniz.

15* Çok büyük ya da çok küçük şeylerin fotoğrafını çekerken karemizin içerisine, konunun boyutunu gösterebileceğimiz ve herkes tarafından bilinen referans alınabilecek bir nesne koymakta fayda var. Örneğin, çok küçük bir obje çekerken, kibrit çöpü ya da bir bozuk para kullanmak gibi…

*16 **Ufuk çizgisi, fotoğraf karesinin alt kenarına paralel olmalıdır. Aksi takdirde hoş olmayan yamuk bir fotoğraf karemiz olur.

17* Özellikle ters ışıkta ve güneş ışığının çok parlak olduğu yerlerde fotoğraf çekerken mutlaka objektifinizin parasoleyini (güneşliğini) kullanın.

18* Panoramik çekim yapacağınız zaman makinenizi (daha çok kullanılan) yatay yerine tripodunuza dikey olarak bağlayın. Böylece çekmek istediğiniz alanda daha fazla fotoğraf çekebilecek ve perspektif bozulmalarını da en aza indirmiş olacaksınız.

19* Hızlı konuların (spor karşılaşmaları, araba yarışları…) fotoğrafını çekerken makinenizin obtüratör hızını kontrol edin. Enstantaneniz en azından 1/500sn olsun!

20* Önemli ve hızlı fotoğraf karelerini kaçırmamak için makinenizin (drive) modunu önceden seri çekime getirin. Netliği konunun gerçekleşebileceği yere önceden yaparak da zaman kazanabilirsiniz. Böylece objektifiniz netlik yapmak için ekstra zaman harcamayacaktır.

21* Fotoğraflarınıza hız efekti katmak için, nispeten düşük obtüratör hızlarında (1/30, 1/15…) makineniz ile konuyu takip edip uygun yere geldiğini düşündüğünüzde deklanşöre basın ve takip etmeyi biraz daha sürdürün. Böylece pan tekniğini kullanmış olursunuz. Bu teknikle konunuzun bazı yerleri ve arka alanı netsiz çıkacak ve konunuz hareketli gözükecektir.

22* Özel mekanlarda çekim ve tripod kullanmak için mutlaka izin alın. Başınızın derde girebileceği yerlerden uzak durun.

23* En zor fotoğraflanabilecek konulardan biri bebek ve küçük çocuklardır. Çok hızlı ve sürekli hareket ettikleri için fotoğraf karelerine ya çok flu ya da istenmeyen bir anda çekilmiş halleri yansır. Yeni doğmuş bir bebek fotoğrafı çekecekseniz kesinlikle flaş kullanmayın ve flaşınızın kapalı olduğunu bir kez daha kontrol edin. Çocuk fotoğrafları çekerken de onları oyalayacak bir şeyler bulun. Oyuncaklar bu işe yarar! Arada bir de size bakması için ona seslenin. Unutmayın, küçük bir çocuğun dikkatini sürekli olarak aynı noktada tutamazsınız.

24* Çekeceğiniz objeyi fotoğraf karenizin tam ortasına getirmeyin. Bilinenin aksine konuyu ortalamak yerine karenin alttan, üstten, sağdan veya soldan 1/3’üne yerleştirmek çok daha iyi bir sonuç verir.

25* Ormanlık veya ağaçların çok olduğu alanlarda fotoğraf çekiyorsanız çıkan sonuç genellikle gözümüzün gördüğü kadar güzel olmayabilir. Ağaçların arasından süzülen parçalı ışık fotoğraf karenizde delik deşik (açık-koyu bölgeler) bir görüntü oluşturabilir. Çektiğiniz fotoğrafları mutlaka kontrol edin. Parçalı ışık etkisini yumuşatmak için flaş da kullanabilirsiniz.

26* Çiçek fotoğrafları çekerken rüzgarın hızını hesaba katın. Çiçeğin arka alanına ve üzerine düşen ışığa dikkat edin. Bazı çiçekler ters ışıkta daha güzel fotoğraf verebilir.

27* Sis, duman ve ters ışık fotoğraflarının her zaman ilgi çekeceğini unutmayın.

28* İnsan ve yaşamlar üzerine fotoğraflar çekiyorsanız, sade kıyafetler giymeye özen gösterin. Gösterişli fotoğraf çantaları ve büyük fotoğraf makineleri işinizi zorlaştıracaktır.

29* Hemen her kompakt dijital fotoğraf makinesinde bulunan dijital zoom özelliği gerçek zoom demek değildir. Bizim tek bakacağımız optik zoom özelliğidir. Objektifin içerisindeki mercek sistemlerinin ileri geri gitmesiyle optik zoom (yani gerçek zoom) yapılır. Dijital zoom ise, çekilecek olan konunun yazılımsal olarak büyütülmesiyle elde edilir. Görüntü kalitesini negatif yönde etkileyeceğinden dijital zoom özelliğinin kapalı olmasında ve hiç kullanılmamasında fayda vardır.

30* Dijital fotoğraf makinelerimizdeki LCD ekranlar pil tüketimini en fazla artıran kısımdır. LCD ekranları mümkün olduğunca az kullanmaya çalışın. Her fotoğraf çekildikten sonra otomatik olarak gösterme özelliğini kapatın, ihtiyaç duyduğunuzda siz LCD ekrana getirin.Özellikle fotoğrafa yeni başlayanlarda LCD ekranın sık kullanılması istenmeyen kötü bir reflekse dönüşecek ve “nasıl olsa kötüyse siler yenisini çekerim” gibi bir anlayışa yol açacaktır.

31* Seyahatlerinizde, depolama işinizi nasıl yapacağınızı ve ne kadar fotoğraf çekebileceğinizi hesap etmeye çalışın. Gideceğiniz yere göre taşınabilir bilgisayar, taşınabilir hard disk veya diğer depolama ürünlerini kullanın. Kısa seyahatlerinizde ise sadece hafıza kartlarınız da işinizi görebilir. Birden çok hafıza kartı taşıyın. Ancak onlarca hafıza kartı ile çalışmak işinizi güçleştirecek ve hata yapmanıza sebep olacaktır. En az 2GB hafıza kartları alın!

32* Hafıza kartını takıp çıkarırken dijital fotoğraf makinenizin mutlaka kapalı olduğundan emin olun. Aksi takdirde hafıza kartınızdaki bilgiler kaybolabilir, kartınız ve fotoğraf makineniz bozulabilir.

33* Hafıza kartlarınızı silmek içerisindeki bilgileri güvenli şekilde silmeye yetmez. Hafıza kartlarınızı formatlayarak kullanın!

34* Yeni aldığınız bir dijital fotoğraf makinesinin kullanma kılavuzuna mutlaka göz gezdirin. Hatta üşenmeden hepsini okuyun! Makinenize özel veya daha önce hiç kullanmadığınız bir özelliği olabilir.

35* Uzun seyahatlerinizde yanınızda yedek pil bulundurmaya çalışın. Eğer makineniz kendi özel şarjlı pili ile çalışıyorsa akşamları mutlaka şarj edin. Kalem pil ile çalışan bir makineniz varsa da kaliteli alkalin piller kullanın.

36* Karanlık ortamlarda fotoğraf çekerken, genellikle 3-4 metreden uzak mesafelere flaşınızın gücünün yetmeyeceğini unutmayın. Konularınızı daha yakında çekin.

*37 **Makinenizin üzerine takılan bir flaşınız varsa, direkt olarak konuya doğrultmak yerine yansıtmalı olarak kullanmaya çalışın. Bunun için duvar ve tavanları kullanabilirsiniz. Bazı üreticilerin flaşlara takılabilen yansıtıcı ve yumuşatıcı gibi aksesuarları da işinize oldukça yarayacaktır.

38* Otomatik ve manuel olarak kullanılabilen ISO ve WB (White Balance-Beyaz Ayarı) özelliklerini çekimlerinizden önce kontrol etmeyi unutmayın!

39* Özellikle zor ışık şartlarında fotoğraf çekiyorsanız RAW formatını kullanın.

40* DSLR fotoğraf makinelerinde objektif değiştirirken hızlı davranmaya çalışın. Mümkünse tozun en az olabileceği tuvalet ve banyo gibi ortamlarda değiştirin.

41* Fotoğraf makinenizin temizliğine önem verin. Dijital fotoğraf makinelerinin en büyük düşmanlarından biri tozdur. Özellikle objektiflerinizi temizlerken elinize ne geçerse onunla temizlik yapmaya çalışmayın. Kolonya benzeri çözücü maddeleri asla kullanmayın. Sadece objektif ve optik malzemelerin temizliğinde kullanılan özel kimyasalları ve kağıtları tercih edin.

42* Fotoğraf makinelerinizi ve objektifleri fotoğraf çantasında taşıyın. Fotoğraf çantanızın su ve toz geçirmemesine, darbelere karşı korunaklı olmasına dikkat edin.

43* Uzun yürüyüşlerde ve seyahatlerinizde sırtınızda, iki omuzda taşınabilen fotoğraf çantalarını tercih edin. Uzun süre tek omuzda taşınan ağır bir fotoğraf çantası belinizde ve sırtınızda ağrılara neden olabilir.

44* Fotoğraflarınızı depolarken kendinize özgü bir sistematik geliştirin. Önemli fotoğraflarınızı hem hard diskte hem de CD/DVD ortamında saklayın.

45* Kumsal ve çöl gibi ortamlarda fotoğraf çekiyorsanız makinenizi korumaya özen gösterin. Çekiminiz bittikten sonra mutlaka fotoğraf çantanıza yerleştirin.

46* Uzun süreli fotoğraf çekimlerinden sonra makinenizin bakımını yapın. Özellikle DSLR fotoğraf makinesi kullanıyorsanız görüntü algılayıcınız (CCD/CMOS sensör) kirlenmiş olabilir. Bu gibi durumlarda da en ufak bir toz tanesi bile fotoğraf karenizde kocaman bir leke olarak görülecektir.

47* Fotoğrafınızı internet üzerinde kullanacaksanız (web sayfası, mail vs) görüntü boyutunu düşürün ve mutlaka JPEG çekin.

48* Yağmur altında fotoğraf çekerken fotoğraf makinenizin ıslanmaması için özel yağmurluklardan faydalanabilirsiniz. Makineniz ıslandığında da bir an önce kuru bir bezle temizlemenizde fayda var.

49* Soğuk havalarda ve özellikle de kar altında fotoğraf çekerken pillerinizin sorun yaratabileceğini ve sizi yarı yolda bırakabileceğini unutmayın. Yanınızda mutlaka yedek bir pil bulundurun. Ani hava değişikliklerinden uzak durmaya çalışın. Çok soğuk bir ortamdan çok sıcak bir ortama geçtiğinizde, fotoğraf makinenizi direkt olarak ısı kaynağından uzak tutmaya çalışın.

50* Objektiflerinizin önünde koruyucu filtre olarak UV ya da Skylight’i kullanabilirsiniz. Böylece objektifiniz dış kaynaklı sorunlara (çizilme, tozlanma, kırılma…) karşı korunmuş olur.

-Foto Dijital dergisinden alıntıdır-

Daha önce kullandığım programların listesini buradan yayınlamıştım. Bakalım o günden bu güne neler değişmiş. Alet çantamı güncelledim.

.

**İşletim Sistemi: **Microsoft Windows 7 – Pardus 2009.2

Tarayıcı: Firefox  3.5 – Internet Eplorer 8

Anti-Virüs: Eset Smart Security 4

**Müzik Dinleme: **Aimp

**Film/Video İzleme: **GOM Player – VLC Player

Sıkıştırma: WinRAR

Dosya İndirme: Internet Download Manager

CD/DVD yazma: Power ISO

Php Kod düzenleme**: **Crimson Editor

Website Tasarım/Düzenleme: Dreamweaver CS5

Grafik Tasarım/Düzenleme: **Photoshop CS5
**

**Ofis programı: **Microsoft Office 2010

PDF açma: Adobe Acrobat Reader

Torrent: uTorrent

Sözlük: Babylon

Anlık Mesajlaşma: Windows Live Messenger

.

Kullandığım diğer Programlar

CCleaner
Your Uninstaller!
Power ISO
Total Video Converter
Subtitle Workshop
CyrptLoad
GrieeX
Google Earth

.

Siz de kullandığınız programları yorum bölümüne yazabilirsiniz. önerilerinizi belirtebilirsiniz.

.

HD TV’lerin yaygınlaşmasından kısa bir süre sonra 3D TV’ler de yavaş yavaş raflarda yerini almaya başladı. Bu cihazlar hakkında bilinmeyenleri ve yanlış bilinenleri bir araya getirdik. 3D TV’ler hakkında bilmediğiniz şey kalmayacak.

Bilim kurgudan spora, belgeselden çizgi filme kadar birçok televizyon programının geleceğinin 3D görüntüler olacağı her yerde dile getirilir hale geldi.

HDTV’ler ile görüntü kalitesi artmış olabilir fakat 3D TV’ler kaliteli görüntüden çok daha fazlasını vadediyorlar.

Sıkıntı Ne?

Görüntülere derinlik kazandıran hatta ekranın dışarısına çıkmasını sağlayabilen 3D TV’ler yavaş yavaş raflardaki yerlerini almaya başladı. Ancak 3D TV’ler aynı HD TV’lerin ilk zamanlarında yaşadığı sıkıntıyı yaşıyorlar.

Bu sıkıntının adı içerik azlığı. Eğer bir 3D TV almayı düşünüyorsanız ya da bu cihazlar hakkında detaylı bilgi edinmek istiyorsanız bu yazıyı okumanızı tavsiye ediyoruz.

3D TV’ler Nasıl Çalışır?

Tüm 3D görüntü sistemleri her bir göze ayrı görüntüler gönderme prensibiyle çalışır. Böylece bir cismi birden fazla açıdan görüyormuş izlenimine kapılırız. Temelde 3D görüntüler beynimizin bize oynadığı bir oyundan ibarettir.

3D görüntülerde kullanılan birden fazla yöntem ve buna bağlı olarak gözlük tipi var. Bunların en basiti bir tarafı mavi, diğer tarafı ise kırmızı olan gözlükler. Bunlar iki göze farklı renk filtresi getirerek derinlik hissi oluşturur fakat bunlar ile ekrandaki görüntülerin rengi tam olarak yansıtılamaz.

Active Shutter

3D TV’lerde kullanılan gözlüklere ise “active shutter” deniliyor. Televizyonda bulunan bir kızılötesi verici gözlüğün iki tarafındaki filtreleri belli aralıklarla açıp kapatır. Bu efekt de ekrandaki görüntünün üç boyutlu olarak gözükmesini sağlıyor.

Sinemalarda kullanılan teknoloji ise 3D TV’lerden farklı. Film projektöründe bulunan bir filtre sayesinde görüntülerin göze farklı anlarda gelmesi sağlanıyor. 3D TV’lerde kullanılan teknoloji farklı olduğu için, sinemalardaki gözlükleri bu cihazlarla kullanmak mümkün değil.

</p>
</p>

3D İçin Ne Lazım?

Evinizde üç boyutlu görüntülerin keyfini yaşamak istiyorsanız, 3D TV dışında satın almanız gereken belli başlı birkaç cihaz var. Bunların başında 3D destekli Blu-ray oynatıcılar geliyor.

Sinemalarda üç boyutlu izlediğiniz filmlerin bazıları aynı şekilde Blu-ray olarak da piyasaya çıkıyor. Bu filmler için bu özelliğe sahip bir Blu-ray oynatıcısına ihtiyacınız var.

PlayStation 3

Öte yandan eğer bir PlayStation 3′ünüz varsa Sony’nin son yayınladığı Firmware güncellemelerinden biriyle üç boyutlu görüntü teknolojisine sahip olabilirsiniz.

PlayStation 3 aynı zamanda bir Blu-ray oynatıcı olduğu için ayrıca bir Blu-ray oynatıcısına ihtiyacınız da kalmaz. Böylece hem 3D filmlere hem de 3D oyunlara erişebilirsiniz.

Hangisi 3D TV?

Şimdiye kadar sadece birkaç büyük televizyon markasının dışında 3D TV modeli piyasaya çıkaran olmadı.

Samsung, LED arka ışıklandırmalı LCD, plazma ve standart LCD (7000/8000/9000 serisi) olan 3D TV modellerine sahip. Sony (Bravia XBR-LX900) ve LG’nin (LX6500, LX9500) sadece birkaç adet 3D TV modeli varken, Panasonic de Viera serisine eklediği modellerle 3D desteği sunuyor.

Anlamak Kolay

Bu büyük markalar için 3D TV’ler en yeni odak noktası olduğundan, modellerin üzerinde kocaman harflerle bunu duyuruyorlar. Yani 3D görüntü desteği olan bir televizyon satın alıp da bunun farkına varmamak imkansız.

LG, Panasonic, Samsung ve Sony’den sonra Philips, Sharp ve Toshiba gibi diğer önemli isimlerinde bir yıl içerisinde 3D destekli televizyonlarını piyasaya sürmesi bekleniyor.

3D Ready Ne Demek?

Bazı markalarının televizyon modellerinin üzerinde “3D Ready” ifadesini görebilirsiniz. Bu ifadenin tanımı markadan markaya değişiklik gösterebilse de genel olarak tek bir anlama geliyor.

3D Ready ifadesini taşıyan televizyonlar üç boyutlu görüntü gösterebilme yeteneğine sahipler fakat gözlüklerle bu görüntüyü senkronize edece kızıl ötesi vericiye sahip değiller. Bu yüzden bu televizyonlarda 3D görüntü izleyebilmek için vericiyi ayrıca satın almalısınız.

Kalite de Düşebiliyor

Ayrıca bu ifadeyi taşıyan modellerde 3D görüntü seyredildiğinde çözünürlüğün yarı yarıya düşebileceğini de söylemek gerek.

Eğer görüntü 1080p ise sonradan verici taktığınız 3D Ready televizyon, üç boyutlu görüntülerde kullanılan bir teknik nedeniyle çözünürlüğü yarı yarıya düşürüyor.

3D TV Fiyatları Ne Kadar?

Evinize tam anlamıyla bir 3D sinema sistemi kurmak istiyorsanız, bunun maliyeti seçeceğiniz televizyonun boyutuna ve diğer cihazların sahip olduğu özelliklere göre değişiklik gösterir.

Ortalama olarak baktığımızda yurt dışında 3D TV modellerinin fiyatının 2000 $ seviyesinde dolaştığını görüyoruz. Ülkemizdeki 3D TV modellerinin fiyatları da 3000 ile 5000 TL arasında değişiyor.

Tüm Sistem Ne Kadar?

Bunlara 3D destekli Blu-ray oynatıcıyı eklediğimizde 250 ile 400 $ arası bir maliyet daha ekleniyor. Çoğu televizyon markası gözlükler için de ekstra ücret talep ediyor.

Bunların fiyatı da 100 ile 150 $ arasında değişiyor. Sonuç olarak evinize bir 3D sinema sistemi kurmak isterseniz en az 2500 $’ı gözden çıkarmalısınız.

Seyredecek Ne Var?

3D TV teknolojisi henüz daha çok yeni olduğu için bu cihazlarla izleyebileceğiniz içerik epey kısıtlı. Dünya çapında yayın yapan televizyon kanallarından sadece birkaçı şimdiye kadar bir iki maç, konser ve diziden başka bir yayın yapmış değiller.

Film konusunda da henüz çok fazla seçenek mevcut değil. Blu-ray’e 3D desteğinin gelmesiyle bu sayı büyük ölçüde artacak fakat şimdilik çok az. Örneğin dünyanın en büyük alışveriş sitelerinden biri olan Amazon’da sadece birkaç adet 3D Blu-ray film bulunuyor.

3D Oyunlar

Öte yandan oyun konusundaki gelişmeler daha fazla. NVIDIA’nın 3D Vision sistemi televizyonlarda kullanılana benzer bir teknolojiye sahip.

Televizyona da bağlanabilen bu sistemle, NVIDIA’nın resmi sitesinde bulunan listedeki oyunları üç boyutlu olarak oynayabilirsiniz.

Herkes 3D Görebilir mi?

3D görüntülerin yaygınlaşmasıyla birlikte aslında herkesin bunları göremediği ortaya çıktı. Yapılan bazı araştırmalara göre insanların yaklaşık %7′si 3D görüntüleri göremiyor.

Bunun sebebi olarak bazı insanların gözlerinin stereoskopik 3D görüntüleri algılayamadıkları gösteriliyor.

Sağlığa Zararlı mı?

Bunun dışında, 3D TV üreticileri modellerinin üzerine enteresan uyarılar da yerleştiriyorlar. Bu uyarılara göre 3D görüntüler çocuklara, yaşlılara ve sarhoşlara tavsiye edilmiyor.

Bu uyarılarda belirtilenlere kesin bir açıklama getirilmemiş olması da ortada kesin bir standardın olmadığı, belirleyici bir araştırmanın yapılmadığı anlamına geliyor.

2D ve 3D Arasında Geçiş

3D TV’ler elbette normal iki boyutlu yayınları da sorunsuz gösterebiliyorlar. Hatta bazı modeller iki boyutlu görüntüleri üç boyutlu hale getirebilme özelliğine sahip.

Bu durumda üç boyutlu görüntünün kalitesi önceden 3D olarak çekilmişler gibi olmasa da yine de belli bir derinlik hissi uyandırıyor.

Yazılımla da Oluyor

Ayrıca bazı yazılımlarla da iki boyutlu filmleri üç boyutlu hale getirebilmek de mümkün. Bunlara en büyük örnek olarak Cyberlink PowerDVD gösterilebilir. Böylece evinizdeki Blu-ray arşivine bir boyut atlatabilirsiniz.

Gözlük Kullanmak Şart mı?

Şimdilik 3D görüntüleri görebilmek için özel gözlükleri kullanmak zorundayız. Bazı firmalar hali hazırda gözlüksüz olarak 3D görüntü verebilen ekranlar üzerinde çalışıyorlar. (3D Gözlüklerden Kurtulacağız)

Bu tip çalışmaların temelinde ekrana bakılan açıya göre derinlik hissi veren ekranlar bulunuyorlar. Bu teknoloji aslında elle hareket ettirdiğinizde iki farklı görüntü veren oyuncaklarla aynı temeli kullanıyor.

Nintendo 3DS, gözlük olmadan üç boyutlu görüntü veriyor


Nintendo 3DS

Ancak düşünce basit olsa da maliyetler henüz çok yüksek. Çin merkezli bir firma olan TCL, bu tip bir 42 inçlik bir ekranı 20 bin $’a satıyor. Samsung’un da bu tip bir çalışmanın içinde olduğu biliniyor.

Öte yandan Nintendo, yeni nesil DS el konsolunda gözlük olmadan üç boyutlu görüntü verebilen bir teknoloji kullanıyor.

Her Gözlük Her TV’de Çalışır mı?

3D görüntü teknolojisi bir anda popüler olduğu ve firmalar birbirinin bir an önce önüne geçmek istediği için 3D gözlüklerde belli bir standart yok.

Bu yüzden her markanın gözlük ve verici modellerinde farklılıklar bulunuyor. Yani LG marka 3D TV’deki gözlükler ile Samsung marka bir televizyonda kullanamayabilirsiniz.

Xpand standart tek bir gözlük üzerinde çalışıyor

Tek Bir Gözlük

3D görüntüleri ve cihazları standartlaştırmak için çabalayanlar da yok değil. Örneğin XpanD her cihaza uygun bir aktif gözlük üzerinde çalışıyor.

Bu gözlük televizyondaki vericinin kızıl ötesi sinyallerini belirleyip ona göre kendini adapte edebilecek.

Emre Demiray
Shiftdelete.net

kaynak: http://shiftdelete.net/3d-tvler-hakkinda-her-sey-22981.html

12 ay asteğmen olarak yaptığım askerliğimi 27 Temmuz itibariyle bitirmiş bulunuyorum. Askerde başımdan geçenleri özet olarak “Çok uzun bir aradan sonra…” adlı yazımda anlatmıştım. Şu an askerliği unutma devresinde bulunduğum için askerlik namına bir şeyler anlatmayacağım.

Seyir defterimle ilgili birkaç kişiden “ne oldu yazmıyorsun?” ve “yazılarını beğenerek takip ediyorum” gibi yazmamı tetikleyici cümleler duyunca kaldığım yerden devam edip artık daha fazla yazasım geldi. Meğer yazılarımı okuyanlar varmış. Bunu duymak sevindirici… Ben de yazmaya devam ediyorum işte…

Askerlik sonrası tatilsiz bir dinlenme moduna girsem de yakında iş arayışlarına başlıyorum. CV hazırlama, iş başvurusu, iş görüşmesi derken içimden bir ses yakında mühendis olacağımı söylüyor. Henüz daha CV hazırlama aşamasındayım :)

Sakarya Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümünden mezun -büyük ihtimalle mühendis olacak- ; az kullanılmış -neredeyse hiç kullanılmamış- ; seyahat engeli olmayan -onu bağlayan bir durumu olmayan, muhtemelen yalnız, yurtdışında çalışabilme ihtimali de olan-; orta seviyede ingilizcesi olan -ama şakır şakır konuşmaya meyilli- ; rusça, almanca, japonca vb. yabancı dillerden en az birini öğrenmeye hevesli -özellikle rusça- ; çeşitli elektrik, elektronik, kontrol, otomasyon, haberleşme bilgileriyle donatılmış ama donatımda eğitim sisteminden kaynaklı pürüzleri olan -bu pürüzleri en yakın zamanda gidereceğine söz veren- ; bilgisayarla arası çok iyi olmasına rağmen programlama c ve c# dilleri hala giriş seviyesinde olan -lazım olursa geliştireceği aşikar olan- ; uzun bir süre gerçek bir mühendislik yapmayı isteyen -icat yapma potansiyeli olan- ; iş görüşmesine ve işe takım elbiseyle gelmek istemeyen -ama öyle gerekiyorsa bir saniye bile gözünü kırpmadan o takım elbiseyi giyebilecek- ; yetiştirilmesi gereken ve yetiştirilmek isteyen birini arayan varsa eğer bendeniz Emrah YUMUK… aradığınızı buldunuz…

şakayla karışık da olsa gerçekler bundan ibaret. maksadım zamanı gelince cv yerine kitap yazmak. ülkemizde olanlar gösteriyor ki benim geçtiğim yollardan geçecek olanların başına daha uzun seneler aynı şeyler gelecek. belki amaç kestirme yolları göstermek olur belki de kestirmeden beraber gitmek olur. bunu zaman gösterecek…

Emrah YUMUK
05.08.2010

pardus 2009.2 Geronticus eremita

TÜBİTAK UEKAE bünyesinde geliştirilen ulusal işletim sistemi Pardus’un “Geronticus eremita” yani “Kelaynak” ismini verdiği yeni **Pardus 2009.2 **sürümü sunuculardaki yerini aldı.

Açık kaynak dünyasının ülkemizdeki en önemli temsilcisi Pardus’un yeni sürümü çok özel bir isimle kullanıma sunuldu. Pardus 2009.2, Latince ismi Geronticus eremita olan Kelaynak ismi ile sunuculara ulaştı. Pardus böylelikle, türü kritik tehlike sınırında olan Kelaynaklara bir gönderme yapıyor. Pardus 2009.2 Geronticus eremita, kullanıcılara çok daha kararlı ve yüksek performansa sahip bir sistem sunuyor. Yeni sürüm, diğer tüm sürümlerde olduğu gibi kullanıcılara kolay kullanılabilen, hızlı, güvenli bir masaüstü ortamı ve binlerce özgür yazılım sağlıyor.

Pardus 2009.2 Geronticus eremita ile beraber en son KDE kararlı sürümü, gelişmiş sürücü desteği, çok daha büyük yazılım deposu ile geliyor. Pardus 2009.2 Geronticus eremita birçok yeni özelliğe sahip. KDE 4.4.4, Linux kernel 2.6.31.13, OpenOffice.Org Ofis Araç Seti 3.2.1.3, Mozilla Firefox 3.6.3, Gimp 2.6.8,, Python 2.6.5, Qt 4.6.2, Thunderbird 3.0.4 depodaki yazılımların sadece birkaçı. Ayrıca bu sürüm ile birlikte birden çok dil destekli uluslararası sürüm DVD olarak geliyor.

Pardus 2009.2 Geronticus eremita Türkçe desteğinin yanı sıra daha fazla yazılım eklenen görüntü yaklaşık 1GB boyutu ile ister DVD’ye, ister USB disk gibi araçlara yazılarak kullanılabiliyor.

Kurulum Gereksinimleri

Pardus’u x86 uyumlu ortalama bir donanımda çalıştırabilirsiniz. Yüksek performans için en az 512 MB RAM (bellek) ve 1400 MHz işlemci öneriyoruz. Pardus 2009.2 için asgari ve tavsiye edilen donanım gereksinimleri aşağıdadır:

  • 256 MB bellek (1GB ve üzeri tavsiye edilir)

  • 450 MHz Intel ya da AMD işlemci (1000 MHz ve üstü tavsiye edilir)

  • En az 4 GB boş disk alanı (10 GB tavsiye edilir) KDE 4.4

Yeni KDE ile Birlikte Pardus 2009.2 Geronticus eremita

Masaüstü Ortamı Öntanımlı masaüstü ortamı KDE 4.4.4 sürümüne güncellendi. Pardus depolarındaki tüm KDE programları KDE 4 sürümlerine güncellendi. Yeni KDE ile birlikte kullanıcılar masaüstü kipleri olan Öntanımlı Kip, Eski KDE Kipi ve yeni Netbook Kipi, küçük ekranlar için optimize edilmiş görünüm, arasında seçim yapabilecekler. Pardus ekibi, ekran parlaklığı ve ses seviyesi değişikliklerini masaüstü temasına uygun ve şık bir şekilde görüntüleyen KOsd yazılımını yeni KDE sürümüne dahil etti. Yeni sürüm KDE ile Pardus kullanıcılarına yepyeni bir masaüstü tecrübesi sunuyor. Her bileşenin masaüstünde herhangi bir yere konumlanabildiği ve özelleştirilebildiği Plasmoid teknolojisi, masaüstü ile tam uyumlu Strigi masaüstü arama teknolojisi, masaüstü ortamı ile bütünleşik masaüstü efektleri, uzaktan erişim vb. pek çok özellik içeren yeni nesil dosya yöneticisi Dolphin, kullanıcılarımızı bekleyen yeniliklerden sadece birkaçı. Bu sürüm, her zaman olduğu gibi Pardus web sitesinden indirilebiliyor.

Özgür yazılım gibi çoğalacak Kelaynaklar için

Yeni Pardus 2009.2 Geronticus eremita sürümünün üstünlüklerini, yok olmak üzere olan bir tür ismiyle sunmalarının özel bir anlamı olduğunu belirten Pardus 2009 Sürüm Yöneticisi Onur Küçük şunları söyledi

“Geliştirdiğimiz sürümlerle ülkemizde açık kaynak ve özgür yazılımın temsilciliğini üstlenirken, bu alanın gelişmesine destek olmayı, daha fazla kullanıcının açık kaynak dünyasının sunduğu fırsat ve kolaylıklarla tanışmasını sağlamayı amaçlıyoruz. Yeni sürümümüz Pardus 2009.2 Geronticus eremita da sunduğu üstün özelliklerle bu amacımıza ulaşmamız açısından önem taşıyor. Yeni sürümümüze Geronticus eremita, bir başka deyişle Kelaynak ismini verdik. Sahip olduğu tüm güzelliklere, hatta bazı yörelerde kutsal olarak kabul edilmesine karşın, yok olma tehdidi ile karşı karşıya olan, çoğalmasının hayati önem taşıdığı bir tür ismi Pardus için çok anlamlı. Bu girişimimizin kelaynakların korunmasına ve çoğalmaları için yürütülen çalışmalara katkı sağlamasını umuyoruz.”

Güzel ve zarif bir kuş: Kelaynak

Mısır hiyerogliflerinde de yer alan ve yüceltilen kelaynakların, tüysüz kırmızı bir yüz ve kafaları ile uzun kıvrık kırmızı bir gagaları bulunuyor. Başlarında tüy olmaması nedeniyle kelaynaklara bu ad veriliyor. Eski el yazma belgelerden, kelaynakların Avrupa’da 1504 yılından itibaren yaşadıkları biliniyor. Dünyada sadece Türkiye’de Birecik ve Fas’ta koruma altında az sayıda yaşamını sürdürüyor. Bu tür resmi olarak kritik tehlike sınırında bulunuyor. Yaşayabilecekleri yerler Fas, Türkiye ve Suriye’den oluşuyor. Dünyada sadece yaklaşık 500 kelaynak bulunuyor. Kelaynakların yok olmasının birçok nedeni var. Bunların başında avcılık geliyor. Beslenme alanlarının çeşitli nedenlerle kaybı da bu nedenler arasında yer alıyor. 1950 yılında çekirge salgınına karşı yapılan DDT ilaçlaması Birecik’teki kelaynakların hızla yok olmasına neden oldu. Kurtulanlar ise ilacın etkisi ile birkaç yıl yumurta vermedi. Çevre ve Orman Bakanlığı ile Doğa Derneği tarafından Kelaynaklarla ilgili eğitim projesi uygulanıyor. Projeyle, kelaynakların tanıtımına katkı sağlamak ve bölgeye daha çok ziyaretçinin gelmesi hedefleniyor. Ülkemizde 1977 yılında göçe gidenlerin dönüşüyle birlikte, tekrar doğaya bırakılarak yarı vahşi olarak varlıklarını sürdürmeleri amacıyla Orman Genel Müdürlüğü tarafından kurulan “Kelaynak Üretme İstasyonu” da bulunuyor. Yöresel olarak “Kelaynaklar” olarak adlandırılan Kelaynak kuşları Bireciklilerce kutsal sayılıyor.

Pardus 2009.2 “Geronticus eremita” yı **buradan indirebilirsiniz.**

kaynak: www.pardus.org.tr